ZEKİ ÇAĞLAR KİMDİR ?


Milas'ın Ağaçlıhöyük köyünde doğdu. Doğum tarihi resmi kayıtlara göre 21/03/1954 olarak gözükse de, gerçek doğum tarihi 7 Temmuz 1952'dir. Evli ve iki çocuk babasıdır. Gemlik Sunğipek fabrikasında 25 yıl işçi olarak çalışmış, 2001 yılında emekli olmuştur. Şair, 1970 yılından beri şiir yazmaktadır. 2000 yılında 148 şiirden oluşan 204 sayfalık 'İLK MEKTUP' adlı ilk şiir kitabını çıkarmıştır. 192 şiirden oluşan 240 SAYFALIK 'ASKER MEKTUBU' adlı ikinci şiir kitabı ise 2007 Gündüz kitabevi basımıdır.
Ömrü boyunca Türk Halk Şiiri konusunda araştırmalar yapan Zeki Çağlar; Yunus Emre, Karacaoğlan, Pir Sultan gibi ustaların hemen hemen tüm şiirlerini derleyerek herbiri hakkında birer şiir dosyası hazırlamıştır. Şiirleri: Antoloji, Şiir Edebiyat, Şiir Akademisi, Şiir Defteri, Şiirevi, Şiir Evreni, Şiir Perisi gibi bir çok sanal sitede yayınlanmaktadır.

ESERLERİ

İlk Mektup (Şiir 2000 basımı) , Asker Mektubu (Şiir 2007 basımı)

ZEKİ ÇAĞLAR HAKKINDA YAZILANLAR

İLK MEKTUP ÖNSÖZ

Etik ve sanatsal değer ölçülerinin dışlandığı günümüzde, şair Zeki Çağlar'la tanışmam, beni hem sevindirdi hem de şaşırttı. Toplumsal değerlerimizi yeniden yüceltecek, yüzümüzü güldürüp ağartacak olanlar; sanat ve bilim adamlarımızdır. Zeki Çağlar da "İLK MEKTUP" adlı yapıtıyla, bu yüce görevini yerine getirmektedir. Kendisini yürekten kutluyorum.
Şair şiirlerinde, halk şiiri geleneğinin en güzel örneklerini vermektedir. Dili yalın, içimizden biri. Günlük konuşma dilimizi şiirlerinde başarıyla kullanmaktadır. Konu ve tema olarak da, çevremizdeki olaylar ve kişiler ana unsuru oluşturmaktadır. Zaten o "Halk içinde dolaşarak ve gezinerek" konularını seçmektedir. Didaktik ve pastoral unsurlar şiirlerinde ön plandadır. Salıncak kurduğu dut ağacının yokluğu, etik değerlerimizin zedelenmesi onu üzer. Ona göre, "Vicdanlar hiçbir zaman sanık olmamalıdır"
Düşünce ögeleri; sevgi, barış ve kardeşliktir. Şaire göre sevgisiz gönül olmaz, gönülden gönüle yol olmalıdır. Kişiler birbirine "ana gibi bakmalıdır". Böyle olursa, toplumsal barış kurulur. Şair "Ben sevgi isterim" derken, özlemini duyduğu toplumda; doğa sevgisini, emeğe saygı ve adalet duygusunun egemen olmasını istemektedir. Daha güzel ve mutlu bir dünya, bu değerler üzerinde yükselecektir.
"Ben şiir delisiyim", "Hece vezni en doğrusu" diyen şair, koşma nazım şekline sımsıkı bağlıdır. Başka nazım şekilleri düşünüp düşünmediğini sorduğumda, "Bu benim tarzım, değiştiremem" diye yanıtlamasını, sevgi ve anlayışla karşıladım. İleride fikir değiştirirse, bu tarzına ek olarak yeni ve güzel şiirler üreteceğine inandığımı belirttim.
Gemlikli yazar ve şairlerin bir çatı altında toplanmaları, sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır. Yardımlaşma ve dayanışma içinde olmaları, gelişmelerini ve yaratıcı güçlerini arttıracaktır. Bu örgütlenmenin en kısa zamanda yapılması, sanat adına çok sevindirici olacaktır.
Sevgili kardeşim Zeki Çağlar'ı, bu güzel yapıtını hazırladığından dolayı, tekrar kutlar başarılarının devamını dilerim. Az da olsa, onun çalışmalarına katkıda bulunmak ve yardımcı olmak, benim için çok zevkli bir iş olduğunu da ifade ediyorum.

Mehmet Çalım
Emekli Türkçe Öğretmeni
GEMLİK - BURSA


ZEKİ ÇAĞLAR VE İLK MEKTUP

Gerçek şiirin özlemini çekenlerin susuzluğunu kaynağından yudumlayarak gidermelerini sağlayan GÜLPINAR'ın sevgili okurlarına bir müjde de ben vereyim. Kendi halinde sessiz bir şair olan Zeki Çağlar, yılların birikimi olan şiirlerini kitap haline getirme vaktinin geldiğine karar vererek İLK MEKTUP adlı ilk kitabını yayınladı.
204 sayfalık kitapta yer alan 148 şiirden her birinin altında yazıldığı tarih gün, ay ve yıl olarak kayıtlı.Şiirler kronolojik esasa göre sıralanmış.Şiirlerin pek çoğu 7 - 8 ve 11 heceli.Pek az da olsa 14 heceye de yer verilmiş. Kafiye konusunda da titizlik gösteren şair zaman zaman hoş bir ahenk uyandıran redifler kullanmış.
Zeki Çalar bir sevda, gurbet ve hasret şairidir. Ama o, doğuştan sahip olduğu şair duyarlılığıyla hemen her konuya ilgi duymuş, değişik temalarda şiirler yazmıştır.Şiirlerinde şahsını ve yakın çevresini aşmasını bilmiş, sosyal konulara dokunmuş, evrensel boyutlara ulaşmıştır.
Dut Ağacı (s.52) şiirinde çocukluk günlerine dönen şair evlerinin önündeki bu ağacın çevresinde çocukluk arkadaşlarıyla oyuna daldığı o doyumsuz günleri hasretle yad eder .Hâlâ, çocukluğunda dinlediği masalların tadını bir türlü unutamadığı anlaşılan Şair Bir Masal Söyle (s.46) şiirinde hayal gücüne duyulan ihtiyacı dile getirir. Üzerinde en çok şiir yazılan tema ise sevdadır.Çok sayıdaki şiirde hep bu tema işlenmiştir.
Sevdaya katlanılır ama ya ayrılığa? Şair,katlanmak zorunda kaldığı ayrılıkları Alışamadım (s.77) , Ayşe (s.l33), Seni Ararım (s.l46-l47) ve Gülüm (s.l56) başlıklı şiirlerinde dile getirmiştir.
Yine Şairimiz karşı cinsin güzelliğini tasvir eden zarif şiirler de yazmıştır: Şu Milas'ın Gülü müsün? (s.9), Şükriye (s.20), Ela Gözlerini Sevdiğim Dilber (s.2l), Hanımefendi (s.l23-l24), Mavi Gözlüm (s.l28-l29), Cilveli (s.l97-l98)
Şairin hayatında askerlik de anılarıyla önemli bir yer tutmaktadır: Çanakkale'ye Doğru (s.23), Er Mektubu (s.24) , Asker Mektubu (s.25), Biga Bir Dağa Dayanır (s.26-27), Asker Türküsü (s.l22) , Şehit Mezarı (s.l7l)
Nişanlısının ölümünden duyduğu acıyı dile getiren şiirleri pek hazindir: Acı Haber(s.28-29), Ağıt (s.42)
Şair, halk edebiyatına duyduğu sevgi ve yakınlığın etkisinde kalarak halk kültürümüzün renkli motiflerini şiirlerinde yer yer işlemiştir:Çeşme(s.7-8), Anasının Kuzusu(s.ll-l3) , Su Buldum Zeytinlikten (s.3l) Düğün (s.62-63), Keles Türküsü (s.97)
Çok gezen ve gören Şair yaşadığı gurbet elem ve ızdırabını bazı şiirlerine yansıtmıştır: Gurbete Gidiyorum (s.l4) ,kitaba adını veren İlk Mektup (s.l5), Kara Gözlüm (s.l6), otobüsler Ve Yollar (s.22), Bir Mektup Gön derin(s.50-5l), Zor Gelir (s.6l), Fadime (s.109-ll0) ve Çıkma Gurbete (s.ll9)
Zaman zaman içine düştüğü psikolojik çıkmazları dile getiren Şair kendi kendine veya bir başkasına dert yanar: Kim Arar? (s.49), Zaman İçinde (s.56),Yok ki (s.39-40), Deşmeyin Derdimi (s.66), Gurur (s.99), Fark Etmedim (s 100-101), Doktor (s.105), Ben (s.l8l)
Bu kadar dertlenmeden sonra gönlünde umuda da yer veren Şair iyimserliğini de şiirlerine yansıtmıştır:Umudumun Güneşinde (s.47), Zaman İçinde (s.56)
Mizaha doğuştan eğilimli olduğu anlaşılan Şair keskin zeka ürünü olan mizahi karakterde şiirler de kaleme almış,bunda da muvaffak olmuştur: Ağlar Kaynanam (s.33), Sür Damaya (s.92-93) , Yağdanlık (s.98), Müdür Bey (s.102-l03), Kel İsmail (s.ll4-ll7), Kumalar (s.l26), Mehmet Ali (s.l63), Sivrisinek (s.l74-l76)
Teknolojinin günlük hayatımıza getirdiklerini de şiir konusu yapmıştır: Televizyon (s.94), Cepten Ara (s.l92-l93), Ahmet (s.203)
Hemen her şair gibi saf tabiatın büyüleyici güzelliğini tasvir ederken duyduğu hayranlığı, bazen da burukluğu ön plana çıkarıyor: Dertli misin Uludağ'ım? (s.38), Sevilmez mi Hiç? (s.39), Bodrum Güneşi (s.44), Türküler Yalan Söylemez (s.45), Geceler (s.76),Ankara Yolunda (s.111-112), Serçe (s.120-121), Saka Kuşu (s.173), Gülü De Var Bursa'nın (s.179-180)
Şair, içerisinde yaşadığı toplumun temel problemlerini, sosyal hayattaki çarpıklıkları çarpıcı tablolar halinde yansıtmaktan geri durmamıştır: Bir Çocuk Ağlıyor(s.43), İnsanlık İçin (s.64), Zalim Enflasyon (s.95-96), Hastalar Perişan (s.106), Söyle Hocam (s.113), Şehit Anası (s.142), Fatma Gelin (s.150-151), Değişti (s.168), Şu Ev Kirası (s.170), Şu Halimiz(s.196) ,Baba (s.199-200)
Toplumu saran ve yakamızı bir türlü bırakmayan illetler kadar deprem gibi tabii afetler de hepimizi derin bir elem ve kedere boğmuştur:Deprem (s.184-185) , Ağıt Gibi (s.186-187) ,Mutlu 01 (s.204)
Bu dehşet verici afetlerden bunalanların ilk yapacağı tabii ki Yaradan'a yönelmek ve O'na sığınmak tır. Din duygusu yaradılışta var olan, doğuştan gelen en güçlü duygudur: Allah Allah Der Muhammed (s.78-79), Vicdanımda Buldum Seni (s.82-83), Dua (s.88-90)
Din duygusu kişinin görüş ve düşünce ufkunu açar genişletir ve ışık tutar: Düşündükçe (s.104), Para (s.118) Çek Oğlum Zeki (s.130-131), Öğretmen (s.140-141), Görürüm (s.144-145), Düşüne Düşüne (s.148) , Ölüm (s.154) , Hayat (s.165)
Şiir nedir? Şair kimdir? Bu sorulara cevap teşkil eden şiirler de şu başlıklar altında bulunuyor: Şair(s.69), Böyle Üzgün Olma Şair (s.72), Yunus Gibi (s.73-74), Şiir(s.80-81), Karacaoğlan (s.85-86), Yunus (s.87), Ben Sevdalı Bir Şairim (s.136-137), Şairler Annesine(s.143), Ben Şairim (s.152), Şikayet (s.157), Bu Şair(s.194)
Milli kimliğini haykıran Şair, tarihten süzülüp gelen Türk'ün asil karakterini tablolaştırmıştır: Sesleniş (s.84), Hasıryakan (s.160)
Atatürk'e duyulan sevgi ve özlem Şair'in sık sık dile getirdiği güçlü duygular arasındaki yerini alır: Ankara(s.107) , Atatürk Olmasaydı (s. 158) , Aziz Atatürk (s.159) ,Atatürk Sağ 01saydı(s.162), Atatürk'e Özlem (s.201-202)
Kitabı şiirseverlere tavsiye ederken bir alıntıyla yazımıza son verelim:

Gözlere hoş gelir güzelin seyri,
Şaire ilhamdır ezelden beri.
Doğruya doğru der,eğriye eğri,
Söze yalan katamaz ki bu şair.

Yücel İPEK

Hiç yorum yok:

BU SİTEDE YAYINLANAN ŞİİRLERİN TELİF HAKKI ZEKİ ÇAĞLAR'A AİTTİR.

MÜZİK

Kulaklarımıza hoş gelen ölçülü ve uyumlu seslere müzik denir. Saz, keman, cümbüş, darbuka, klarnet ve piyano vs gibi ögelere de müzik aleti denir. Müzik aletlerinin uyumuyla şarkı veya türkü söyleyen kişiye ses sanatçısı denir.
Eskiden şarkılar ve türküler plaklara kaydediliyor, gramofonlarla dinleniyordu. Sonra da plak çalan pikaplar piyasaya çıktı. Daha sonra teyplerle dinlenebilen kaset devri başladı. En sonunda CD ve MP3 furyası başlayınca kasetlerin papucu dama atıldı. Teknoloji gelişince müzik aletlerini taklit eden orglar çıktı. Cep telefonuyla bile kaliteli videolar çekilmeye başladı.
Ünlü bir ses sanatçısı olmanın yolu tesadüflere bağlıydı. Siz inşaatta harç kararken, tuğla taşırken, demir bağlarken türkü veya şarkı söylersiniz. Sesiniz ne kadar güzel olursa olsun; bir müzik yapımcısının dikkatini çekerseniz ünlü oluyordunuz. Bu da Milli Piyango'da büyük ikramiyenin size çıkması gibi bir şeydi.
Günümüzde ise ünlü bir ses sanatçısı olmanın yolu YouTube'dan geçiyor. Kendinizi şarkı, türkü söylerken videoya çekiyorsunuz ve YouTube'a yüklüyorsunuz. İzlenme sayısında patlama olursa: Ünlü oluyorsunuz.
Düğünlerde şarkı, türkü ve oyun havaları çalan piyanist şantörler bile YouTube sayesinde dünya çapında tanınır oldu.
Ne yazık ki sağlığında değeri bilinmeyen bazı ses sanatçılarımız vefat ettikten sonra YouTube sayesinde ünlü oldu.
Şimdi gelelim esas konuya: Sesiniz çok güzel. Söylediğiniz şarkı veya türkü de güzel. Ama teknik açıdan zayıfsa: Yaptığınız videonun müziği kulakları tırmalar.
Bazı şarkılar, türküler ve onlara ses veren sanatçılar vardır. Bunlar zaman geçtikçe yıllanmış şarap gibi değerlenir. Ama o eserler zamanla aşınır ve o sesi dinlemek zor olur.
Aşınmış eserleri teknik açıdan düzeltmek mümkündür.
İşte bu YouTube kanalı aşınmış eserlerin ses izlerini aslına sadık kalarak onarmaktadır.
Bu YouTube kanalının işi: Kötü olanı iyi, iyi olanı daha iyi, güzel olanı daha güzel yapmaktır.
Teknik açıdan en kaliteli müziği dinlemek, en kaliteli sinema filmini izlemek isterseniz: Lütfen YouTube kanalıma abone olunuz.

YouTube Kanalım İçin Burayı Tıklayın


POPÜLER YAYINLAR


DOST SİTELER

Gitmek istediğiniz sitenin logosuna tıklayınız.











Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı